5 Mart 2012 Pazartesi

Resmi olarak GS'li ama sadece basketbol :)

     Çalışma saatlerimi kendi isteğimle tamamen duygusal nedenlerden dolayı uzattığımdan beri kalan kısacık zamanlarıma daha çok sosyallik sığdırır oldum.Uykusuzluk yorgunluk dinlemeden ordan oraya koşturuyorum.Bilenler bilir, ben pek takım tutamamışımdır bu zamana kadar, ya da hepsini tutmuşluğum vardır diyelim :) yok kararsızlık, kaypaklık değil bu, sporseverim sadece, maksat kimse kırılmasın :)) iki seferdir fanatik iki arkadaşımın peşine takılıp Medikal Park Galatasaray maçlarını izlemeye gidiyorum.Futbol hiç sevmem ama basketbol izlerken sahaya atlayıp oynamak geliyor içimden, çok çok kötü bir takım da olsak üniversitedeki turnuvalarımızı özlüyorum :) hatırladıkça gülüyorum :)
     ilk maçım Hacettepe-Galatasaray'dı, tribün açısından zayıf bi maçtı ama ikinci maç, Anadolu Efes- Galatasaray maçı, dolu tribünle çok daha zevkliydi :) Benim için zaten apayrı bi tecrübeydi!İş yerimdeki "yer değişikliği"nden beri (nasıl bi bölümde çalıştığımı söylemiyorum :) ) yani neredeyse 1 yıldır, bu kadar kısa sürede bu kadar çok küfür duymamıştım.Yabancılaşmışım küfre :) Buna sevindim!
     Bu konulara benim kadar yabancı olanlar varsa bir kaç konu paylaşmak istiyorum, bu tür bi maça gitmek isterseniz, içeriye su, madeni para, parfüm, sakız almıyorlar.Bunlar sadece benim gözlemleyebildiklerim, başka var mıdır bilmiyorum.İçeriden alışveriş yaptığınızda da bozuk para yerine Abdi İpekçi Kuruşu veriyorlar kağıt olarak.Çıkarken onları yine bozuk para olarak alabiliyorsunuz ama ben "giderim tekrar nasıl olsa maça, artık ben de Galatasaraylı sayılırım" diye, sakladım kuruşlarımı :)
     Oyuncuları da yeni öğreniyorum çünkü ben sadece milli maçları seyrederdim, yani bu konuda baya cahilim!
GALİBİYET SEVİNCİ


                                                                     LUCAS

ATKI SHOW :)

    

2 Mart 2012 Cuma

Kendi Kendine Konuşmaktır Aşk


 Cezmi Ersöz'ün yazdığı, Kürşat Açıkalının oynadığı bir oyun.Cezmi Ersöz deyince arkadaşım, bu kadar ağır olabileceğini tahmin etmiştim zaten ama yine de izlemeliyim diye düşündüm."Hem iyiyim ki ben, izlerim" diye de telkin ettim kendimi ama çok da öyle olmadı.Boğazıma takıldı yine bi düğüm, oyun bitene kadar ağlamamak için zor tuttum kendimi.Özü, "çok kadın hiç kadındır" olan ve bence bütün erkeklerin izlemesi gereken bir oyun.14 Şubat'ta, bir erkeğin kendisiyle ve geçmişiyle yüzleşmesi anlatılıyor.

    
 Oyun bir saat sürüyor ve bir saat boyunca Kürşat Açıkalın var sadece sahne de.Müthiş bi oyunculuğu var.Hiç sıkmıyor.Modern dans figürleri eklenmiş bir çok yere ve Kürşat Açıkalın gerçekten beklediğimden çok yakışmış role.İmkanı olan ve psikolojisi sağlam olan herkese tavsiye ederim :) doğrusu benim için henüz ağır bir oyunmuş..